Temiz Bal Hayal Mi?

Temiz Bal Hayal Mi?


Munzur’un serin suları, dağ kekiklerinin kokusu, dağların gölgesinde dolaşan arılar… Tunceli’de bal sadece bir gıda değil, binyıllardır dilden dile aktarılan bir şifa geleneğinin altın damlasıdır.

Ama artık bir şeyi tartışmanın zamanı geldi: Artizan bal nerede başlar, market balı nerede biter? Raflarda gördüğümüz kavanozlar ne kadar güvenilir? İçeriği ne kadar gerçek? Şifa diye bildiğimiz o altın damla nasıl oldu da bir etiket yarışına, ucuz tatlandırıcılara, sahte şeker şuruplarına kurban gitti?

Bugün bal satın almak, sadece tatlı bir kahvaltılık almak değildir; bir coğrafyaya, bir floraya, bir emeğe güvenmektir. Tunceli’nin çiçekleriyle, dağlarıyla, yaylalarıyla dolup taşan kovanlar işte bu yüzden ayırt edicidir. Her bir kovan, her bir damla bal Munzur’un soğuk suyundan, dağ kekiklerinden, ters lalelerden iz taşır. iksor, bu izleri sofranıza analizsiz, denetimsiz sunmaz. Çünkü biliriz ki temiz bal, coğrafyanın yüz akıdır.

Türkiye, dünyanın ikinci büyük bal üreticisi. Ne yazık ki söz konusu tahşiş (sahtecilik) olduğunda da aynı büyüklüğü koruyor. Sahte bal, katkılı bal, glikoz şurubu… Raflar dolu. Geriye ne kalıyor? Gıdada izlenebilirlik. Bu da tüketicinin sorumluluğu. Her damlayı izlemek, sormak, sorgulamak…

Tunceli’nin dağları, florası ve iklimiyle üretilen bal hâlâ tertemiz olabilir. Yeter ki destekleyelim, bilelim ve değerini kaybettirmeyelim. Temiz bal hayal değil, ama sahip çıkılmazsa hayal olacak.

Temiz balın peşinden gidenlere selam olsun!

Sonraki gönderi

Sahi, iksor’u neden kurduk?
Bal Şekerli mi? Bal Donar mı?